top of page

Erken Çocukluk Döneminde Duygusal Zekâ - 7. Bölüm

Güncelleme tarihi: 26 Mar 2022

Beş Duygusal Zekâ Alanı - Çocuklarda Sosyal Beceriler

İlişkilere hakim olan duyguları başarıyla yönetmek: Yakınlaşma kurmak; başkalarının en iyi yönlerini ortaya çıkarmak; iyi bir takım üyesi olmaktır.

Diğer insanlarla geçinebilmek ve iyi ilişkiler kurabilmek için gerekli olan yetkinlikler genellikle, sosyal beceriler olarak adlandırılmaktadır. Sosyal beceriler büyük ölçüde empati yeteneğine dayanır. Sosyal beceriler, insanlar arasındaki iyi ilişkilerin temelini oluşturur.

Sosyal beceriler konusunda ustalaşmış kişiler, diğer insanlarla tam bir etkileşim gerektiren her türlü faaliyette başarılı olurlar: örneğin; satış, yönetim, müzakere, iletişim, eğitim, çocuk yetiştirmek, motivasyon, ilham vermek, takım kurmak vb.

Bu beceriler, her türlü ortaklık ilişkisinin anahtarıdır.

Çocuğunuzun geliştireceği tüm Duygusal Zeka becerileri arasında, başarı ve yaşamdan tatmin olma duygusuna en büyük katkıyı da yapacak olan, başkalarıyla geçinebilme becerisidir. Sosyal bir dünyada etki­li işler yapabilmesi için, çocuğunuzun tanımayı, yorum yapmayı ve sosyal durumlara uygun bir şekilde tepki vermeyi öğrenmesi gere­kir. Kendi ihtiyaç ve beklentilerini başkalarınkilerle nasıl bağdaştıracağına karar verebilmelidir.

Sosyalleşme süreci, tüm Duygusal Zeka becerilerinde olduğu gibi çocuğu­nuzun doğuştan gelen mizacı ve sizin buna olan tepkinizin birleşi­miyle başlar. Bir bebek sadece altı haftalıkken, anne ve babasının yüzüne uzunca bir süre gözlerini diker, sonra da yüzünü kocaman bir gülücük kaplar. Eğer siz de gülümserseniz, gülücüğü daha da büyür. Bebek daha ilk aylarda başının pozisyonunu ve bakışlarını kullanarak çevresindekilerle, hoşnut, ciddi yada ürk­müş ifadelerle iletişim kurmaya başlar. (Shapiro 2000: 155)

Ancak bebekler bile sosyal tepkilerinde farklılık gösterirler; tepki şekilleri, uyum sağlama yetenekleri ve kararlılıkları önemli ölçüde değişkendir. Doğal olarak, bebeklerimizin davranışlarından biz de etkileniriz, daha girgin olanlara daha fazla zaman ayırıp da­ha fazla dikkatimizi yöneltiriz. Sosyal eği­limi daha az olan bebekler tabii ki diğer bebekler kadar mutlu ve başarılı olabilirler; ancak yetişkinlerin de daha fazla sabırlı ve bi­linçli olmaları gerekir, ileride göreceğimiz gibi bu, her yaştaki ço­cuk için geçerlidir. (Shapiro 2000: 156)

Başka çocuklara karşı ilgi de çok küçük yaşlarda başlar. Be­bekler pusetlerinde giderken, yoldan geçen diğer bebekleri izlemeye çalışır. Televizyonda başka bebekler gördüklerinde, büyülenmişçesine, sessizce bakarlar ve eğer yapabiliyorlarsa, emekleyerek ekrana dokunurlar. (Shapiro 2000: 156)

Yetişkinler, gelişimleri sürecinde çocukların sosyal yönden bi­linçli ve sosyal nüanslara duyarlı olmaya ne kadar erken başladıklarının çoğunlukla farkına varmazlar. (Shapiro 2000: 156)

Gerek çocukların doğuştan gelen mizaçları, gerekse hem sos­yal hem de akademik eğitimlerini etkileyen belirli psikolojik eksik­likler nedeniyle, psikoloji literatürünün çoğu sosyal becerilerde zorluk çeken çocuklarla ilgilidir. (Shapiro 2000: 157)

Sosyal ilişkilerde zorluk çeken çocukların sosyal becerileri öğrenebilmeleri için değişik yollar vardır. Maalesef okullarda işbirliği (yardımlaşma), empati, anlaşmazlıklara çözüm bulma, duyguları kontrol etme ve iletişim becerileri gibi konular ders olarak işlenmez. Çocukların başkalarıyla iyi anlaşabilmelerini ve sosyal becerileri öğrenebilmeleri, sanıldığı gibi, çocukların çevrelerindeki insanları ve onların davranışlarını gözlemlemesiyle öğrenilemez. Bugün sosyal ilişkilerde zorlanan ve başarılı olamayan pek çok çocuk vardır. Bu çocuklar için karmaşık bir matematik problemi çözmek bir arkadaşla sohbet etmekten daha kolaydır. Onlar için ileri düzeyde bir bilgisayar oyunu öğrenmek son derece eğlenceliyken, bir arkadaşın problemini dinleyip ona yardım etmek çok büyük işkencedir. Bir çocuğun “A” öğrencisi olmasına rağmen hala sosyal zekasını yükseltmeye ihtiyacı olabilir. Bu tip çocuklar “sosyal öğrenme zorlukları” olan çocuklardır. (Cohen, 2000: 5-8)

Cathi Cohen, Raise Your Child’s Social IQ (Çocuğunuzun Sosyal IQ’sunu Yükseltin) adlı kitabında, bir gün, kendisine “Bütün insanlar bu gezegende yaşarken ben kendimi sanki bana ait başka bir gezegende yaşıyormuşum gibi hissediyorum” diyen sekiz yaşındaki bir erkek çocuğunun bu ifadesiyle onun kendisini ne kadar yalnız hissettiğini ve kendi yaşıtlarıyla bağlantı kuramadığını söylemeye çalıştığını ve bunun bir çocuk için son derece stresli bir durum olduğunu söylemektedir. Bu tip çocuklar okulda, sınıf içi faaliyetlerde ve teneffüslerde oyun sırasında çevreleri çocuklarla dolu olmasına rağmen, sosyal becerilerinin eksikliği yüzünden kendilerini dışlanmış hissederler. Cohen, bu tip çocuklar için okula gitmenin dehşet verici bir şey olduğunu ve arkadaşlığın teselli yerine acı verdiğini söyler.

Çocuklar arkadaşsız olduklarında kendilerini yalnız, şaşkın ve dünyayla uyum içinde olmadıklarını hissederler ve bu hisler onların geleceklerini ciddi olarak tehdit eder. Okullardaki özel eğitim şubelerine gönderilen çocukların yaklaşık % 50'si, sosyal becerileri zayıf olduğu için yaşıtları tarafından reddedilen çocuklar olarak tanımlanmıştır. Çoğu kez, çocuğun sosyal sorunları, başlangıçtaki öğren­me zorluğundan daha önemli hale gelir. Yüzlerce inceleme, ço­cuklukta yaşıtları tarafından reddedilmenin okul başarısında zayıf­lığa, duygusal sorunlara ve ergenlik çağında suç işleme riskinin yükselmesine katkıda bulunan bir etken olduğunu göstermektedir. Araştırmalar, bu tip çocukların ilerde depresyon, başarısız ilişkiler, yetersiz ebeveynlik ve kariyerde başarısızlıklar gibi ciddi sorunlarla karsılaştıklarını göstermektedir.


Neyse ki sosyal beceriler de tıpkı diğer Duygusal Zeka becerileri gibi, çocukların yaşlarına uygun sosyal ortamlar sağlanarak, belirli faaliyetlerin uygulanmasıyla ve büyüklerinin onlara örnek olmasıyla öğretilebilir.


Konuşma Becerileri:

Başkalarıyla geçinmekte sorunları olan birçok çocuk yaşına uygun konuşma becerilerinden yoksundur, ihtiyaçlarını başkalarına ilet­mekte sorun yaşar ve başkalarının istekleriyle ihtiyaçlarını anla­makta zorlanırlar. (Shapiro 2000: 158)

Neyse ki, Guevremont ve başka psikologlar konuşma becerilerinin teşhis edilebileceğini ve öğretilebileceğini ortaya çıkarmış­lardır.

Çocuklar sosyal iletişim becerilerini ilk önce aileleriyle yaptık­ları konuşmalardan öğrenirler. Birçok ebeveyn için başlıca engel, konuşmak için zaman bulamamalarıdır. Bazı anne-babalar bunu düzenli olarak uyku vaktinde yapar, diğerleri en azından birkaç akşam yemeğinin telaşsız olmasını ve anlamlı sohbetlerle tamamlanmasını sağlar. Uzun yürüyüşler yada arabayla bir gezinti baş başa konuşmak için iyi fırsatlar sağlayabilir. Anlamlı sohbetlerin özelliği, iki kişinin düşüncelerini ve hislerini, hatalarını ve başarısızlıklarını, sorunlarını ve çözümlerini, hedeflerini ve ha­yallerini gerçekçi bir şekilde dışa vurmasıdır. (Shapiro 2000: 161)

Başkaları ile geçinme zorluğu çeken ve/veya konuşma beceri­leri zayıf olan çocuklar için, daha planlı etkinlikler gerekli olabilir. Guevremont, konuşma becerilerinin de diğer dil becerileri gibi, uygulama ile öğretilebileceğini ve geliştirilebileceğini bulgulamıştır. (Shapiro 2000: 161)


Mizahın Önemi ve Keyfi

Psikolog Paul McGhee, mizahın çocukların sosyal yeterlilik geliş­tirme tarzlarında özellikle önemli bir rol oynadığını göstermiştir. McGhee, "Sizi güldüren birini sevmemeniz zordur" diyerek "mi­zah yeteneği" olan çocukların, çocuklukları boyunca sosyal etkileşimlerinde daha başarılı olduklarını açıklıyor. Araştırmalar, mizah duygusundan yoksun çocukların yaşıtları tarafından daha az sevilirken, komik olarak bilinen çocukların daha gözde olduğu fikrini desteklemiştir. Diğer araştırmacılar, sosyal yeterlilik düzeyleri yük­sek olarak değerlendirilen dört-beş yaşındaki çocukların bile başka çocuklarla mizahi etkileşimleri daha sık başlattıklarını, başkalarının şakalarına daha fazla güldüklerini bulgulamışlardır. (Shapiro 2000: 164)

Mizah yetisi de yaşamın ilk haftalarında gelişmeye başlar. Bebek altı haftalıkken, yüzünüze bir mendil koyup hemen kaldırdığınızda, bu "ce!" oyunuyla onu gülümsettiğinizi görebilirsiniz. (Shapiro 2000: 164)

Mizah; (Shapiro 2000: 169)

  • Mizah sosyal bağ oluşturur, öğretmenler, anne ve babalar ve diğer yetişkinler tarafından anlamlı ve uygun bir şekilde kullanılması çocukların sosyal becerilerini geliştirmesine yardımcı olur.

  • Mizah, beyni değişik yollarla uyarır ve öğrenilen şeylerin hafızada kalmasını sağlar.

  • Mizah çocukların, hayal, merak, umut dünyalarına yenilik katar ve yaratıcılığı çoğaltır,

  • Çocuklara stres ve kaygıyla mücadele etmenin çeşitli yöntemlerini gösterir.

  • Utanç verici bir durumdan yüz akıyla kurtulmalarına yardımcı olabilir.

  • Öfkeyle başa çıkmalarına yada başka bir şekilde söylenmesi zor olan bir şeyi ifade etmelerini (yani, bir şeyi gerçekten söylemeden belirtmelerini) sağlayabilir.

  • Neşelendirir. Gülme özgürlüğü üzüntülü ruh halinden kurtulmayı sağlar

  • Duygusal beyinle düşünen beyin ve beden arasında dengeyi sağlar.

Arkadaş Edinme

Zick Rubin, Children's Friendships (Çocukların Arkadaşlıkla­rı) adlı kitabında, çocukların arkadaş edinme sanatını ve becerisini öğrenirken farklı evrelerden geçtiklerini anlatır. (Shapiro 2000: 174)


Zick Rubin, "çocukluk boyunca her yaştaki arkadaşlığın özel­likle önemli bir ölçütü, kişisel bilgilerin -diğer kişilerin bilmediği 'özel' gerçekler yada hislerin paylaşımıdır," diyor. Bütün tera­pistlerin bildiği gibi, kişisel bilgilerin paylaşımı tatmin edici ilişkiler kurmanın temel unsurlarından biridir ve büyük psikolojik yararları olduğu görülmektedir. Bir kişinin mahremiyet ve sırları da içeren kişisel bilgileri paylaşma derecesi, büyük olasılıkla çocukların ar­kadaşlıklarını değerlendirmede kullandıkları en önemli ölçüttür. (Shapiro 2000: 176)

Küçük çocuklar yada içe dönük ve sosyal açıdan soyutlanmaya eğilimli olanlar için, kendilerine benzeyen yada benzer ilgilere sahip çocukların katılacağı etkinlikler planlamak önemlidir. Başlangıçta, önemli olan çocukların birbirlerine nasıl tepki verdik­leri değil, daha ziyade bunu yapmak için fırsatlara sahip olmaları­dır. Bilgisayarların ve sporun buzları eritmede büyük etkisi vardır. Çocukların sadece çizgi filmleri birlikte seyretmeleri bile daha sonraki sosyal gelişimin temellerini oluşturacak önemli bir ortakla­şa deneyim olabilir. (Shapiro 2000: 177)


Çocuklarınıza tek başınıza ebeveynlik yapıyorsanız, onlarla, hafta sonları ve okul tatillerinde çok uzun süre birlikte olma isteğinize karşı koymanız doğru olur. Okula gidecek yaşa geldiklerinde, yaşıtlarına daha fazla duygusal enerji ayırmaya hazırdırlar. Çocuklarınız, başka çocukların arkadaşlığından zevk duymaya başladıktan sonra arkadaşlarının değerini vurgulamak önemlidir. Çocuklarınızın arkadaşlıklarını ciddiye alın ve ilişkilerine ilgi göstererek, onları deneyimleri hakkında konuşmaya teşvik edin. (Shapiro 2000: 177)

Erken Çocukluk Döneminde (EÇD) Duygusal Zekâ

28 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page