top of page

Erken Çocukluk Döneminde Duygusal Zekâ - 6. Bölüm

Güncelleme tarihi: 24 May 2022

Beş Duygusal Zekâ Alanı - EMPATİ (SOSYAL BİLİNÇ)


Empati, bireyin başkalarının duygularına karşı duyarlı davranarak, bu duyguları tanıması, anlaması ve yorumlamasıdır. İnsanlar söylemeden, onların hislerini anlayabilmek empatinin özünü oluşturur. Empatik olmak, diğer insanları "duygusal anlamda okumak" anlamına gelir. Başka kişilerin hislerini anlama yeteneği duygusal bilinç yeteneği üzerine inşa edilir. Kendi duygularımızı tanımadan, başkalarının duygularını anlayamayız. Empati, kişiler arası ilişkilerde içtenlik, ilgi, bağlılık ve duyarlılık gösterebilme yeteneğini de içermektedir. Empatik insanlar başkalarının duygularının bilincinde olup; onları takdir edebilirler. (Møller, 2000:98)

Küçük yaşlardaki çocuklar gözlemlendiğinde;

  • Bir başka bebeğin düştüğünü gördüklerinde sanki canı acıyan kendileriymiş gibi gözlerinin dolduğuna,

  • Ağlayan bir bebeğe sakinleştirmek için kendi oyuncağını verdiğine,

  • Zor durumda bir yaşıtını gördüğünde annesine giderek onun için yardım ister tavırlar sergilediğine tanık olmak mümkündür.

Gelişimci Psikologlar, çocuğun ilk altı yılında gelişen bu davranışları başkalarına karşı duygusal tepki olarak değerlendirmektedirler. Duygusal empatiyi çoğu bebekte, hayatının ilk yılı boyunca görebiliriz. Gelişimci psikologlardan Martin Hoffman bundan "Global Empati" diye söz ediyor, çünkü çocuğun kendisiyle dış dünya arasında ayrım yapma yeteneği yoktur ve diğer bir bebeğin sıkıntısını kendi sıkıntısıymış gibi yorumlar. (Shapiro 2000: 55)

Bir-iki yaş arasındaki çocuklar, başkalarının sıkıntısının kendi sıkıntıları olmadığını açıkça anlayabildikleri ikinci empati evresine girerler. Çoğu bebek iç güdüsel olarak diğerlerinin sıkıntısını azaltmaya çalışır. Bununla birlikte bilişsel gelişimleri olgunlaşmadığı için, küçük çocuklar ne yapmaları gerektiğinden tam olarak emin değildirler. (Shapiro 2000: 55)

Küçük çocuklar üzerinde empatik davranışlarla ilgili olarak yapılan bir araştırmada;

  • Bazıları sadece seyreder ve kaygıdan çok merak duyarlar.

  • Bir kısmı başka çocukların sıkıntısına yüzlerinde empatik hislerin ifadesiyle tepki verirler.

  • Üçüncü grup ise başka çocukların acılarına olumsuz tepki göstermiştir; bazıları ağlayan çocuklardan uzaklaşmış, diğerleri de onları azarlamış yada sızlanan çocuğa vurmuştur. (Shapiro 2000: 56)

Altıncı yaş, bilişsel empatinin; yani olayları başkasının bakış açısıyla görme ve uygun bir şekilde davranabilme evresinin başlangıcıdır. Bakış açısı edinme becerileri bir çocuğun, mutsuz bir arkadaşına ne zaman yaklaşacağını ve onu ne zaman yalnız bırakacağını bilmesini sağlar. Bilişsel empati, duygusal iletişim (ağlama gibi) gerektirmez, çünkü bu yaştaki bir çocuk belli etse de etmese de, sıkıntılı bir durumda olan bir kişinin neler hissettiğine ilişkin içsel bir referans yada bir model geliştirmiştir. (Shapiro 2000: 56)


ÇOCUĞUN BAŞKALARINA KARŞI DAHA EMPATİK OLMASI İÇİN NELER YAPILABİLİR?

Sosyal becerilerin temeli olan empati, çocukların büyük çoğunluğunda doğuştan vardır. Birçok araştır­mada, erkek ve kız çocukların empatik davranışlarında önemli farklılıklar görünmemesi sizi şaşırtabilir. Genel olarak, erkek ço­cukları da kızlar kadar yardımseverdir ancak fiziksel yardımda bulunmaya ya da "kurtarma" türü etkinliklere (başka bir çocuğun bisiklete binmeyi öğrenmesine yardımcı olmak gibi) daha heveslidir­ler. Oysa kızlar, daha çok psikolojik destek vermeye yatkındırlar (üzgün bir çocuğu teselli etmek gibi). Büyük kardeşler küçüklere göre genel olarak daha yardımsever görünseler de, sosyal sınıf ya da aile büyüklüğünün empatik davranışlarla ilişkisi yok gibidir. Kardeşler arası yaş farkı daha büyük olduğunda, yardımcı davra­nışlar daha fazla ortaya çıkabilmektedir. (Shapiro 2000: 56)

A. Çocuğun daha ilgili ve sorumlu olması için onları yönlendirin ve böyle davranmalarını onlardan bekleyin.

  • Yaş gruplarına uygun olarak, dağıttığı oyuncaklarını, odalarını toplamaları istenebilir, bu davranışları ödüle bağlanabilir.

  • Günlük işlerde yetenek ve becerileri dikkate alınarak anne babaya yardım etmesi beklenebilir.

B. Aile içindeki ve çevredeki kişilere iyilik yapmalarını teşvik edin. Bunlar birisi için kapıyı tutmak, hasta bir arkadaşını ziyaret etmek yada ona telefon etmek olabilir.

C. Toplum yararına olabilecek faaliyetlere katılmalarını sağlayın.

  • Çevre temizliği faaliyetlerine katılmak.

  • Hasta çocuklara kitap okumak.

  • Giyilmeyen giysi ve ayakkabıların ve kullanılmayan oyuncakların ihtiyacı olan çocuklara verilmesi.

Çocuklarda empatinin gelişmesi ile ilgili yapılan araştırmalar, bugün empatisi yüksek olan çocukların, başka insanlara sorumluluk duyan, başkalarına empati gösteren, başkalarına değer veren ailelerden geldiklerini göstermektedir. Araştırmalara göre empatik olan ebeveynlerinin davranışlarını gözlemleyen çocuklar, anne ve babaları gibi başkalarına değer vermeyi ve empati göstermeyi öğrenirler ve uygularlar. Ruhbilimcileri, Nancy Eisenberg ve Richard Fabes’in yaptığı araştırmalar, anne ve babaların çocuklarına, “zararlı ve kötü davranışların insanlar üzerindeki etkisi ve sonuçları” ile ilgili verdikleri anlaşılır mesajların çocuklarda empatinin gelişmesinde etkili olduğunu göstermektedir. (Windell,1999:94-96)


Duygusal zekayı kullanarak iki yaşındaki kızı Mariah üzerinde etkili olabileceğini keşfettiği ilk günü hatırlayan bir babanın hikayesi şöyle. Çok sıkıcı ve uzun geçen bir uçak yolculuğu sırasında kızı Mariah ısrarla en çok sevdiği oyuncağı, zebrayı istemiş ve zebranın yanlışlıkla valizlerde kalmış olduğunu onca açıklamalara rağmen bir türlü anlamak istememişti. Babası ona bir kez daha zebraya ulaşamayacaklarını çünkü valizlerin uçağın başka bir bölümünde olduğunu anlatırken bir yandan da ona en çok sevdiği kitabı okumalarını öneriyordu. Baba artık onun için elinden gelen herşeyi yaptığını düşündüğü bir sırada kızının yüzündeki ifadeyi görünce durumun ne kadar kötü olduğunu fark etti. İçi rahat etmedi, zebraya ulaşamıyordu ama kızına daha farklı birşey sunabilirdi, babanın tesellisini:

Ona “Sen, şimdi, burada Zebra’nın olmasını isterdin değil mi?” diye sordu. Üzgün bir şekilde “Evet” diye yanıt verdi.

Daha sonra “Zebra’ya ulaşamadığından dolayı kızgın olduğunu, onun şu an yanında olmasını ne kadar çok istediğini anladığını” söyledi baba.

Mariah bütün söylenenleri hep onayladı. Bunu takiben baba sözlerine: "Keşke şimdi Zebra burada olsaydı, ne iyi olurdu, böylece onunla oynayabilirdin, onu koklayıp, kucaklardın. Keşke, şu koltuklardan da kurtulup, senin oyuncak hayvanlarınla oynayabileceğimiz, uzanabileceğimiz büyük bir yatak bulabilsek” diye devam etti. Bütün hepsine tek cevap olarak ”Evet” diyordu kızı.

Daha sonra “Zebra’ ya ulaşamıyoruz, çünkü uçağın diğer bölümünde, bu da senin moralini bozuyor” dedi. Derin bir iç çekerek “Evet” dedi Mariah.

Yüzünden, gerilimin azaldığı belli oluyordu. Başını, koltuğa dayayarak rahatladı. Bir süre daha yumuşak bir tonla şikayet etmeye devam etti, fakat gittikçe sakinleşiyordu. Birkaç dakika içinde uyuyakaldı.

Mariah iki yaşında olmasına rağmen, ne istediğini bilen bir çocuktu. Durumun imkansız olduğunun, farkına varmaya başladığında babasının özürleriyle, talimatlarıyla, konuştuklarıyla ilgilenmedi. Ancak babanın onun ne hissettiğini anlamış olması kendisini daha iyi hissetmesine neden oldu. İşte bu “empati gücünün” görünür bir kanıtıydı. (Gottman, Declaire, Goleman 1997: 69,70)


Erken Çocukluk Döneminde (EÇD) Duygusal Zekâ

18 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page