top of page
Yazarın fotoğrafıEray Beceren

Yöneticiler ve Duygusal Zekâ

Güncelleme tarihi: 20 Mar 2022


Kendimizin ve karşımızdakilerin duygularını tanıma, duygularımızı ifade edebilme, kendimizi motive edebilme, içimizdeki ve ilişkilerimizdeki duyguları kendimize ve karşımızdakine zarar vermeyecek şekilde yönetebilme yetisi olarak tanımlanabilecek duygusal zekânın, hayatın her alanında olduğu gibi iş dünyasında da önemi yadsınamaz.


Bir gruba liderlik yapan, yöneten kişinin, liderlik vasıflarından en önemlisi yönettiği takım ve dış çevre ile iyi ilişkiler kurabilmesidir. İnsan ilişkilerinde karşımızdakileri anlama ve bu anlayışa uygun davranma sanatı, bize hangi işte olursa olsun beraberinde iletişimde başarıyı getirir. Yöneticilerin kararlarının oluşumunda duyguları çok önemli yer tutmaktadır. Hayatımızın büyük bir bölümünü iş yerlerimizde geçiriyoruz. Olaylar karşısında değişen duygu durumlarımız oluyor. Sinirli, öfkeli, kızgın, mutlu hissediyoruz. Duygu durumlarımız yaşadığımız olaylar karşısında değişiyor ve değişen duygularımız, tutum ve davranışlarımızın oluşumunda etkili oluyor.

Yönetmek, değişen duygu durumlarımıza rağmen tutarlı davranabilmek demek. Yönetmek, takımımızı ve dış çevremizi anlamak ve davranış çizgimizi bozmamak, ekip ruhunu güçlü tutmak, motive olmak ve motive etmek, duygularımızı kendimize ve karşımızdakilere zarar vermeyecek şekilde yöneterek, akıl, mantık ve tecrübelerimizi harmanlayıp liderlik etmek demektir.


Duygusal zekâ kavramının olmadığı bir yöneticilik, beraberinde kişinin kendi ve karşısındakilerin duygu durumlarını tanımadığı, anlamadığı, empati besleme becerisini geliştiremediği bir ilişkiler yumağından ibaret olacaktır. Sonuçta da doğru iletişim kuramama ve tam anlamı ile başarıyı yakalayamama ihtimalleri kaçınılmaz olacaktır.

Yüksek duygusal zekâ seviyesine sahip olma, yöneticilerin kendi duygularını tanımaları ve anlamaları; yönetimlerindeki çalışanlarının ve dış çevreleri ile iletişim kurdukları, iş bağlantıları olan kişilerin olaylar karşısında değişen duygu durumlarını anlayabilmeleri ve belli bir çizgiyi tutturarak idare edebilme yeteneklerini geliştirir. Gelişmiş duygusal zekâ ile birlikte karşılaşılan sorunların çözümü ve bu sorunları en az krizle atlatmak mümkündür.

Bana göre pozisyon yükseldikçe kişilerin yetki ve sorumluluklarında değişiklikler oluyor. Yüz yüze geldikleri problemler, sorunlar, karar vermeleri gereken durumlar farklılaşıyor, zorluk dereceleri artıyor. Tüm bunlar kişilerin duygu durumlarını ve duygularını ifade etme şekillerini de etkiliyor.


Duygusal zekâyı zayıflatan etkenlerin en başında “duygularımızı, zayıf ve güçlü taraflarımızı tanıyamama” geliyor. Kişi kendi duygularından haberdar olamıyorsa, karşısındakinin duygu durumlarını anlaması ve ona uygun davranması imkansızlaşır. Yüksek farkındalık yaratma amacı taşıyan duygusal zekâmızı geliştirebilmemiz iç dünyamızı anlamaya çalışmayı, duygularımızı yönetebilmeyi gerektirir. Duygularımızı sistemli bir şekilde yönetemiyorsak, öfkelenmeler, parlamalar, ani duygu değişimlerinin getirdiği ölçüsüz davranış ve tutumlarımız, duygusal zekâ seviyemizi farkında olmadan zayıflatır. İş hayatımızdan örnek vermek gerekirse, birbirimizi çoğu zaman dinlemeyi bilmediğimizden dolayı anlamıyoruz, anlamadığımız için sürekli kendimizi anlatma çabasına giriyoruz ve kendimizi gereksiz tartışmaların içinde buluyoruz. “Dinlemeyi bilmeme” de duygusal zekâmızı zayıflatan unsurlar arasındadır.


Şirketin geleceğine yön veren CEO’ların duygusal zekâlarının düşük olması, şirket içi ve dışı ilişkilerde başarısız iletişim kurmalarına neden olur. Zamanımızın çoğunu iş yerlerimizde, yapacağımız işleri düşünerek geçiriyoruz. Olaylar karşısında değişen duygularımız sonucu tutum ve davranışlarımız oluşuyor. CEO’ların değişen duygu durumlarını çok iyi yönetebilmeleri, ters giden işler karşısında öfkelerini dizginleyebilmeleri, sevinç anında coşku ve heyecanı ortalayabilmeleri, insanlarla doğru iletişim kurmalarını sağlar. Motive olmaları, birlikte çalıştıkları insanları motive etmeleri şirket verimliliğini arttıran en önemli unsurlardır. Şirketlerin geleceklerini belirleyen CEO’ların duygularını tanımaları, yönetebilmeleri, motive olmaları ve edebilmeleri, sağlıklı iletişimler kurabilmelerine ve şirket başarısını yükseltebilmelerine katkı sağlar.


Orta düzey yöneticileri genellikle üst düzey yöneticiler ile çalışanlar arasında köprü konumunda olduklarından daha esnek daha toleranslı ve iki tarafı anlama gayretindedirler. Bu tutumları onları daha yüksek duygusal zekâlı bir tavır takınmalarına sebep olmaktadır.



17 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page