Havacılık sektöründe çalışan pilotların kariyer gelişiminde son yıllarda önemli değişimler gözlemleniyor. Geleneksel olarak, bir pilotun meslek hayatı boyunca yükselerek kaptanlık pozisyonuna terfi etmesi bekleniyordu. Ancak günümüzde, özellikle yeni nesil pilotlar arasında, kaptanlık pozisyonunu reddetme eğilimi dikkat çekiyor.
Geçtiğimiz günlerde Reuters’de bu konuda yazılmış bir yazı okudum. Bu yazıyı okumadan önce genel bir bilgim vardı ama sonrasında yazıya yapılan yorumları da takip ettim. İş hayatında çoğu insan kariyerinin basamaklarında yukarılara çıkmak ve kariyerini geliştirmek istemesi normaldir. Bu aynı zamanda önemli bir motivasyon aracıdır.
Yazıda; United Airlines Yardımcı Pilotlarından Phil Anderson’ın kaptanlığa terfi fırsatını geri çevirmesi haberinden yola çıkılmıştır. Bu ve buna benzer durumların hem kişilerin kariyer gelişimi hem de havayolu şirketlerinin yetişmiş pilot ihtiyacı konularına etkisi olacaktır. United Airlines'da, son bir yılda 978 kaptanlık kadrosu için yapılan tekliflerin yaklaşık yüzde 50'si doldurulamamıştır. Bir ay önce, 198 açık pozisyondan 96'sı dolmamıştır.
Bir başka olayda 50 yaşındaki bir pilot, kaptan olarak iki yıl geçirdikten sonra kendi isteği ile tekrar sağ koltuğa döndü. Dönüş nedeni olarak; kaptan koltuğundaki zamanının "zorlu" olduğunu belirtti, çünkü sık sık beklemede kalıyor ve "gecenin her saatinde" ekip planlamadan telefon çağrıları alıyordu. Durumu “O dönemde en büyük sorun yorgunluktu, sürekli olarak yorgundum." diye ifade ediyordu.
Bu durum sadece bir ya da birkaç havayolunun başına gelen bir durum değildir. American Airlines'da da benzer durumlar yaşanmaktadır. Konuyla ilgili Amerikan pilotlar birliği sözcüsü Dennis Tajer, son yedi yılda terfii reddeden pilot sayısının en az iki kat arttığını belirtmektedir.
Konu ile ilgili alınan tedbirlerden en önemlisi kaptanların her türlü haklarının iyileştirilmesi yönünde olmaktadır. Delta Airlines ve American Airlines, yeni pilot sözleşmelerinde prim ödeme ve çalışma-yaşam şikayetlerini giderme konusunda çaba sarf etmektedirler.
Konu ile ilgili bir İtalyan Kaptan Pilotun yorumları şöyle; COVID nedeniyle zorunlu bir mola yaşandıktan sonra birçok insan kariyer hedeflerini takip etmek yerine yaşam kalitesi perspektifinden düşünmeye başladı. Kariyer tercihlerinde yaşanan bu ve buna benzer değişiklik, profesyonel sorumluluklarla ilgili görünüyor.
Bir Amerikan Kaptan pilotun yorumu. Uzun süredir kaptanlık yapan, sorumluluk ve prestijli görevlere sahip olan birisin ve yeteneklerinle fark yaratabilirsin. Ancak yarın, Avrupa'dan Asya’ya, Orta Doğu'ya uçan bu yeni nesil havayolu şirketlerinden birinde çalışmak zorunda kalırsan ve sana diğer tüm robotlar gibi muamele ederlerse, muhtemelen bu eğilimi anlarsın ve sağ koltukta sorumluluktan yoksun bir şekilde olmak pek de kötü gelmezdi...
Bir Ryanair pilotunun yorumları. Ryanair'de bazı pilotlar, kaptanlığı reddederek ideal üssünden uzak yerlerde bir üsse atanmamayı tercih ediyorlar.
Bir başka pilotun yorumları; Herkese mantıklı gelmeyebilecek bazı nedenlerden dolayı yükseltme yapmak istemiyorum. Bindiğim uçağı seviyorum, mevcut uçuş programım ailem ile zaman geçirmek için uygun, uçtuğum destinasyonları seviyorum ve yükseltme yapmak, sevmediğim bir uçağı uçurmak zorunda kalacağım anlamına geliyor.
Bir Belçikalı pilotun yorumları; Sully filminden sonra Belçika'da birçok pilotun kaptanlığı reddettiğini gördüm. Ne yaparsanız yapın, bir şeyler ters giderse, kaptan olarak nihai sorumluluk sizdedir ve sigorta, şirket ile karşı karşıya kalırsınız. Pek çok pilot kaptan olarak bu sürekli baskı altında olmak istemez.
Konu ile ilgili bir kabin amirinin yorumları ise şöyle. Maalesef Kabin Memuru mesleğinin cazibesi epey bir zaman önce azaldı. Ancak hala arzu edilen bir meslek olarak algılandığı ülkelerde, kabin ekiplerinin ticari baskılarla başa çıkmakta zorlandığını ve bu durumun sosyal olarak sürdürülemez hale geldiğini açıkça gözlemleyebiliyorum. Benim yaşımdaki kabin amirleri, tüm hayatlarını uçaklarda geçirmenin maliyetini yeniden değerlendiriyor. Zamanda geriye gitme şansı verilseydi, çoğumuz bu meslekte bu kadar uzun süre kalmayı tercih etmezdi.
Bu örnekler ve yorumlar daha arttırılabilir. Bunları okurken ve yazarken konuyla ilgili bir başka soru geldi aklıma “Z Kuşağı genç pilotlar kaptanlık zamanları geldiğinde tercihlerini ne yönde kullanırlar? Neden?” Bu konuda aklıma gelenler ile genç pilot adayları ile yaptığımız küçük araştırma sonuçlarını düşündüm.
Z kuşağı genç pilotların kaptanlık tercihlerini etkileyebilecek bazı faktörler şunlar olabilir. Kariyer hedefleri, ücretler ve iş güvencesi, yaşam tarzı ve esneklik, uzmanlık alanı ve rotalar, şirket politikaları ve imkanları, sektör trendleri.
Kuşağın öne çıkan bazı özellikleri de bu tercihi etkileyecektir. Bunlar; teknoloji odaklı olmaları, çoklu göreve yatkınlık ve hızlı değişimci olmaları, değerlerine önem vermeleri, esnek çalışma istemi, kariyer ve kişisel gelişim beklentileri, işveren markası ve şeffaflık olarak sayılabilir. Genel olarak, Z kuşağı, teknolojiye adapte olmuş, sosyal sorumluluk bilinci yüksek, esneklik ve kariyer gelişimi önemseyen, işveren markası ve şirket değerleri ile uyumlu çalışma koşullarına önem veren bir kuşaktır. Yine de bireysel düzeyde farklılıklar gösterebilirler ve kendi öncelikleri ve değerleri doğrultusunda kararlar alırlar.
Havacılık sektöründe çalışan pilotların kariyer gelişimindeki bu ve buna benzer değişimler, yeni nesil pilotların beklentilerine ve değerlerine uyum sağlamaya çalışan havayolu şirketleri tarafından yakından takip edilmektedir. Geleneksel kariyer yolunun yerini daha aşamalı ve liderlik odaklı gelişim süreçleri alıyor. Aynı zamanda, kaptanlık pozisyonunu reddetme eğilimi gösteren pilotlar, iş-yaşam dengesine, kişisel memnuniyetlerine ve liderlik sorumluluklarına farklı bir bakış açısı getiriyorlar. Havacılık sektöründeki bu değişimler, havayolu şirketlerinin kariyer gelişim süreçlerini ve liderlik pozisyonları ile ilgili eğitim terfi ve atanma süreçlerini yeniden değerlendirmelerine neden oluyor.
Bir başka yorum.
Amerika’daki durum bizden biraz farklı,1996 yılında Embry Riddle Havacılık Üniversitesinde benim uçuş öğretmenim olan arkadaş pandemiden hemen sonra görev yaptığı base’in mecburi kapanmasından dolayı diğer base de geçen sene mecburen kaptan oldu. Sebebi aslında kendi çapında mantıklı. ABD’de seniority sistemi çok önemli ve kişiler kıdemlerine göre hayatlarını planlayabiliyorlar. İstedikleri uçuş aralıklarını ve kişileri seçebiliyorlar. Dolayısıyla bir base de en kıdemli FO olmak, Başka bir base de kıdemsiz kaptan olmaya göre daha avantajlı uçuşlara gitmeyi sağlıyor.
VEEEE..
Ama aynı soruyu bir farklı açıdan da sormak gerekir.
”Her kaptan olmayı isteyen kaptan olmalı mıdır?”
Diğer kanallarda bu paylaşımıma gelen 3 yorum:
1. Bir meslek sahibiyken pilot olanlar (genellikle yine havacılık sektöründen kabin, teknik, operasyon, occ gibi) ikinci pilot maaşını uygun görüp kaptan olmanın zor yolunu secmeyebiliyorlar. Şirket politikaları da ayrı bir etken. Tercih edilen base lere şirketler sinyoriteyi dikkate alarak gorevlendirme yapmak ister. Dolayısıyla bu base lerdeki fo lar kaptan olunca tercih etmedikleri bir base de görev yapmamak için de kaptan olmayı istemeyebilirler.
2. Ben de eğer kendimden eminsen ki eminim, hak edişten sonra Kaptan olmalıyım derim.
3. Ben istemezdim. Silah zoruyla yaptılar.