ANILAR..
14 Haziran 2009 Pazar akşamı, Beko Basketbol Ligi play-off finali beşinci maçını naklen izliyorum. Bitime 13 saniye kala hakemlerin çaldığı faul kararları ortamı gerdi. Ömer Onan’ın Smith’e yaptığı faulü, hakemler kasti faul olarak değerlendirirken, Fenerbahçe Ülker’in kenar yönetimi bu karara itiraz etti. Hakemler, Mirsad’ın kendilerine yönelik itiraz ve sözleri sonrası bu sefer üst üste 2 teknik faul kararı verdiler. Taraftarlar sahaya yabancı madde attılar. Hakemler, soyunma odasına gittiler. Yaşanan olaylar nedeniyle salonda anons yapıldı. Bu arada karşılaşma 30 dakika dururdu.
Sonuç mu elbette tüm itirazlara, tüm tepkilere, hatta ne yazık ki tüm kötü söz ve küfürlere rağmen hakemlerin verdiği ilk karar değişmedi. Aksine içine girilen bu gergin durum nedeni ile verilen faul ve cezalar daha da arttı. Halbuki Ömer Onan’ın faulü öncesinde Fenerbahçe’nin matematiksel olarak maçı alma ya da beraberliği sağlayarak uzatma şansı vardı. Ama sonuç ortada. Elbette bu sadece bir örnek ve insanın olduğu her yerde bu ve buna benzer olaylar ile her an karşılaşmak mümkün. Bu noktaya gelmenin en önemli sebeplerinden biri yüksek konsantrasyon (belki de kontrol edilemeyen) ve elbette gene kontrol edilemeyen düzeydeki kazanma hırsı.
Bir başka spor olayında yaşananlar geldi hemen aklıma. :-)
Michael Gerard Tyson, Boks tarihinde tüm zamanların en asi sporcusu olarak tanınmaktadır. 1.80cm boyundaki boksör 1997'de Evander Holyfield ile yaptığı unvan maçının üçüncü raundunda rakibinin kulağını ısırdığı gerekçesiyle diskalifiye edildi. İki yıl men cezası olan Tyson'ın Ohio eyaletinde ömür boyu boks yapması yasaklandı. Tyson, 1999 yılında tekrar ringlere döndü.
Her hangi bir konudaki “başarıyı sağlayan tetikleyiciler” şöyle sıralayabiliriz.
Başarıyı Sağlayan Tetikleyiciler
Hırs,
İnanç,
Strateji
Değerlerin açıklığı,
Enerji,
İletişimin mükemmelliği
Bu tetikleyicilerden bazıları üzerindeki kontrolü kaybettiğimiz takdirde dengeler bozuluyor ve o çok istediğimiz başarı yerine ne yazık ki başarısızlık ve hüsranla karşı karşıya kalınabiliyor. Çoğunlukla yapılanlardan pişmanlık duyuluyor ama maalesef iş işten geçmiş oluyor. :(
Sözün özü;
Duygularımızı bastırmamalı, yok etmeye çalışmamalıyız, onların farkına varmalı ve kontrol altında tutmalı, yönetmeliyiz.
Aristo'nun dediği gibi duygularımızı “doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde” ifade etmeliyiz.
İfade ediş esnasında ise kendimize ve karşımızdaki kişiye zarar vermemeye özen göstermeliyiz.
Duygularımızı etkin olarak yönetebilmemiz dileği ile...
Comments