Havacılık sektörü, farklı kültürlerden ve anadil konuşucularından oluşan bir iş gücü ile küresel ölçekte faaliyet göstermektedir. Havacılık İngilizcesi, uçuş güvenliği için iletişimin net, hızlı ve anlaşılır olmasını sağlamak üzere geliştirilmiş bir teknik dildir. Bu dilin kuralları, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) ve diğer otoriteler tarafından belirlenmiştir. Bu çerçevede, havacılık İngilizcesi, anadili İngilizce olmayan kişiler için öğretildiği gibi, anadili İngilizce olan kişiler için de özel uyum becerileri gerektirebilir. Heather Hansen, dilin kültürel ve bireysel farklılıklarını göz önünde bulundurarak, özellikle anadili İngilizce olan bireylerin küresel ortamlarda etkili iletişim için farkındalık geliştirmeleri gerektiğini vurgulamaktadır (Hansen, 2024).
Konu ile ilgili 112 ülkeden 1.974 pilot ve kontrolörün katıldığı bir çalışma şunları ortaya koydu:
% 65'i, havacılık güvenliğinin bazen Native English Speakers (NES)'in İngilizce'yi kullanma şekli nedeniyle tehlikeye atıldığına inanıyordu.
%89'u NES'in Non-Native English Speakers (NNES) ile daha etkili bir şekilde iletişim kurmasına yardımcı olmak için eğitim verilmesini destekledi.
%69'u, NES pilotlarının ve kontrolörlerinin Havacılık İngilizcesi becerileri konusunda test edilmesi gerektiğini düşünüyordu, ancak şu anda çoğuna daha fazla değerlendirme yapılmadan otomatik olarak ICAO Seviye 6 yeterliliği veriliyor.
Kültürlerarası İletişimde Empati ve Farkındalık: Hansen’in Görüşleri
Heather Hansen, iletişimde empati, kültürel farkındalık ve uyum sağlama becerilerinin önemine dikkat çekerken, anadili İngilizce olan bireylerin kendi iletişim tarzlarını uluslararası ortamlara uyarlamada zorluk yaşayabildiğini belirtmektedir. Bu zorluk, özellikle havacılık sektöründe, günlük İngilizce ile havacılık İngilizcesi arasındaki farklarda kendini gösterir. Hansen’in (2024) belirttiği gibi, anadili İngilizce olanlar, dili doğal olarak öğrendiklerinden kurallara dayalı öğrenme süreçlerinden geçmezler. Bu durum, kültürel ifadeler ve deyimler gibi ögelerin, uluslararası ortamlarda yanlış anlaşılmalar doğurmasına yol açabilir. Hansen, “native English speakers are not typically good communicators in global environments” ifadesiyle, bu tür yanlış anlaşılmaların sebebini anadili İngilizce olan bireylerin kendilerine has dil kullanımlarına dayandırır (Hansen, 2024).
Bu söyleminden hareketle Hansen'e "Deneyimlerinize dayanarak, Anadili İngilizce olan kişiler havacılıkta iyi iletişimciler değildir demek doğru olur mu?" diye sordum. Cevabı aşağıdadır.
Great question. I started my career running articulation courses for pilots. Aviation English is extremely specific and intelligibility is of utmost importance. Communication is also very limited to specific scripted interactions. We don’t see (or at least, we shouldn’t see) idioms and slang being used if pilots and traffic control are following their protocols. Still, we have seen serious accidents happen due to miscommunication. I am not deep enough in the industry to know if there is any evidence that native speakers create more problems here or not.
Havacılık sektörü özelinde, bu farkındalık eksikliğinin uçuş güvenliği üzerinde potansiyel etkileri büyüktür. Özellikle, ICAO tarafından belirlenen ve tüm dünyada kabul gören standart dil kurallarının dışına çıkılması durumunda, iletişim kazaları yaşanabilir. Bu bağlamda, Hansen’in önerdiği gibi anadili İngilizce olan bireylerin havacılık İngilizcesine uyum sağlamak üzere bilinçli bir çaba göstermesi büyük önem taşır.
Havacılık İngilizcesinin Özellikleri ve Standartlaştırma İhtiyacı
Havacılık İngilizcesi, yalnızca teknik bilgi içermeyip aynı zamanda kültürel ifadelerden ve çok anlamlı deyimlerden arınmış, söyleniş esnasında farklı anlaşılabilecek kalıpların kullanımadığı bir dil olarak, uçuş güvenliğini sağlamak amacıyla geliştirilmiştir.
Değerli bir kaptan pilot dostumun şöyle bir anısını örnek olarak verebilirim
İngiltere'de bir meydana inişte tahsis edilen piste yaklaşırken yer+200 feet civarı windshear ikazı aldık. Kumandalar bende olduğu için windshear manevrasını başlatarak gaz kollarını maksimum güce açtım ve uçağa uygun kumandaları vermeye başladım. Bu esnada yanımdaki yardımcı pilot arkadaşımın eğitimlerde bize öğretilenlere uygun olarak rüzgar bilgisini bana aktarması gerekirken kendisi kuleyle konuşarak pas geçtiğimizi bildirdi. Golden Rules içindeki Fly ve Navigate'i atlayarak direk communication kısmına geçmiş oldu. Kule "climb to four thousand" dedikten sonra arkadaşım bu girdiyi "climb two four thousand" olarak anladığı için irtifa penceresine 24 bin feeti set etti. Bu esnada ben uçağı uçurmaya çalıştığım için bunu fark edemedim. Kulenin "climb to four thousand" söyleminde "to" kullanılmaması gerekiyordu.
Hansen’e göre, anadili İngilizce olan bireylerin bu tür kültürel deyimlerden kaçınmaları ve havacılık İngilizcesine uygun bir dil kullanımını benimsemeleri, güvenli iletişim için temel bir gerekliliktir (Hansen, 2024).
Havacılık İngilizcesinde Uyulması Gereken Temel Kurallar ve İletişim Standartları
Havacılıkta dilin etkili kullanımı, anadili İngilizce olan bireyler için belirli kurallar ve stratejilerle desteklenebilir:
Netlik ve Hız: Hansen’in de belirttiği gibi, net bir iletişim sağlamak için hızın ayarlanması ve anlamın tam olarak ifade edilmesi önemlidir (Hansen, 2024). Bu bağlamda, havacılık İngilizcesinde gereksiz hızlı konuşmalardan ve anlaşılmayı zorlaştıracak deyimlerden kaçınılmalıdır.
Empati Geliştirme: Küresel havacılık ekosisteminde anadili İngilizce olmayan bireylerin anlamadıkları durumları çekinmeden ifade edebilmeleri önemlidir. Ancak Hansen’e göre, anadili İngilizce olan bireyler empati yetkinliklerini geliştirerek, karşılarındaki kişilerin dilsel ihtiyaçlarına göre dil kullanımını ayarlamalıdır.
Kültürel Uyarlamalar: Hansen’in vurguladığı gibi, anadili İngilizce olanlar, kültürel deyimlerden ve çok anlamlı ifadelerden kaçınarak uluslararası ortamlarda iletişimi kolaylaştırabilir (Hansen, 2024).
Sonuç
Heather Hansen’in iletişimde empati, kültürel farkındalık ve uyum sağlama üzerine olan görüşleri, havacılık sektöründe dilin standartlaştırılması ve güvenliğin sağlanması için önemli bir temel oluşturmaktadır. Hansen’in önerdiği gibi, anadili İngilizce olan bireylerin, dilde netlik ve uyum sağlama konusunda farkındalık geliştirmeleri, küresel bir sektörde başarılı bir iletişim kurmaları açısından elzemdir. Bu bağlamda, havacılık İngilizcesinin kurallarına uyum sağlamak, uçuş emniyetinin sağlanması için temel bir gerekliliktir ve Hansen’in görüşleri, anadili İngilizce olan bireylerin de havacılık İngilizcesinin gerektirdiği hassasiyeti geliştirmelerine yardımcı olacak bir rehber niteliğindedir.
Kaynakça
Hansen, H. (2024). Unmuted: How to Communicate with Consciousness, Confidence, and Connection.
Comments