top of page

Çok İyimser Bir Hanımefendi ile Öğle Yemeği

Güncelleme tarihi: 23 Nis 2022

01 Ağustos 2009


Bu hafta Cuma günü çok hoş ve keyifli geçti benim için.

Cuma öğle yemeğinde çok zarif, çok kibar ve bence en önemlisi çok iyimser bir hanımefendi ile yemek yedik.

Vasfiye Özkoçak (ev ismi ile Vasfiş abla). Türk gazeteciliğinin ilk kadın muhabirlerinden ve mesleğe 56 yılını vermiş, camiada duayenler tarafına geçmiş çok önemli bir gazeteci. Kendisi ile en son neredeyse tam 20 yıl önce Milliyet Gazetesine ziyarete gittiğimde görüşmüştük en son. Bir aile dostu, büyük teyze Beyhan Kurtaran’ın yadigarı o bizim için. Hani bazen hayatın akışına kendimizi kaptırıp zamanın nasıl geçtiğini anlayamayız, işte öyle bir şey bu 20 yıl görüşememek. Asırlar geçse sanırım Vasfiş Abla hiç değişmeyecek. İlk tanıdığım günkü gibi sevgi dolu, saygı dolu, içten, samimi, zarif ve kibar.


56 yıllık meslek yaşamına neler neler sığdırmış, hiç yılmamış, yorulmamış ve asla pes etmemiş. Haber namusunu kendi namusunun üzerinde tutmuş, kendisine “Büyük ticaret sahiplerinin davalarını yazıyorsun, bir gün başını yersin" diyenleri hiç umursamamış.

Kendisi ile ilgili yapılan bir haberde meslektaşları onun için şunları yazmış.


Mesleğimizin kadın duayeni Vasfiye Özkoçak, 1952 yılında Cumhuriyet’te başlar gazeteciliğe. Ama esas mesleği coğrafya hocalığıdır. Gazetecilik sevgisi öylesine ağır basar ki, coğrafya hocalığını bir tarafa bırakıp, bu kez de iki yıllık Gazetecilik Enstitüsü’nde okumaya başlar. O dönemin büyük gazetecileri Burhan Felek, Sedat Simavi, Cevat Fehmi Başkut, Ahmet Emin Yalman da genç Vasfiye’nin hocası olur. İki yıl sonra 900 kişilik sınıftan üçü erkek, üçü kadın 6 kişi mezun olur. Bu üç kızdan biri de Vasfiye Özkoçak’tır.


Hayali gazetecilik yapmak, ama tanıdığı hiç kimse yok ki basında. Çaresiz İş ve İşçi Bulma Kurumu’na müracaat eder. Dilekçesini müdüre götürür. Yaşlı adam dilekçeyi okuduktan sonra gözlüğünün tepesinden genç Vasfiye’ye bakar ve sözlerini iki cümleyle noktalar:


“Kızım evinde otur, dikiş dik. Memurluk sana göre değil, ezilirsin."


Hayal kırıklığına uğrayan genç kız eve döndüğü zaman masanın üzerinde kendi adına yazılmış bir mektup görür, heyecanlanır. Elleri titreyerek açar mektubu. Satırlar, “Cumhuriyet gazetesinde istihdam edilmek üzere başvurmanızı istiyoruz" diye biter. Onu gazeteye çağıran ise Yazı İşleri Müdürü, hem de enstitüden hocası Cevat Fehmi Başkut’tur.


Bu şekilde başlayan meslek yaşamında buna benzer daha nice ve çok güzel anılar var. Benim dikkatimi çeken bu anıların neredeyse tümünde iyimserlik hakim, azim ve kararlılık hakim.


Bazı şeyler hep üzerine gelir ya. Şu an kaçıncı kez bilmiyorum ama tekrar gözden geçirdiğim bir kitap var. “İyimserliğin Gücü (Alan Loy McGinnis)” Tüm kitap boyunca üzerinde çalışılan yazılan 12 madde var. “Kararlı iyimserlerin on iki özelliği” demiş yazar bunlara. Hızla baktım ve konuştuklarımızı zihnimden geçirdim. Bunlar “Vasfiş Abla”nın hayatında da hep önde tuttuğu konular. İşte şunlar:


KARARLI İYİMSERLERİN ON İKİ ÖZELLİĞİ

İyimserler, sorunlar karşısında bocalamaz.

İyimserler, kısmi çözüm arar.

İyimserler, geleceklerini kontrol altına alabileceklerine inanır.

İyimserler, düzenli yenilenmelere izin verir.

İyimserler, düşüncelerin olumsuz yöne kaymasını önler.

İyimserler, takdir güçlerini geliştirir.

İyimserler, başarıları önce hayallerinde canlandırır.

İyimserler, mutlu olmadıkları zaman bile neşelidir.

İyimserler, rahatlamak için neredeyse sınırsız bir kapasiteleri olduğuna inanır.

İyimserler, yaşamlarına çok sayıda sevgi sığdırır.

İyimserler, iyi haberleri değiş tokuş etmeyi sever.

İyimserler, değiştiremediklerini kabullenir.


Bitirmeden bana yaptığı iltifatı sizlerle paylaşmak isterim. “Sen insanların beklediği insansın, ruh güzelliğin yüzüne vurmuş…” dedi.

Saygı ve rahmetle “Vasfiş Abla” …

10 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page